Edebiyatçılar Geçiyor projemizde bu ay SEVGİ teması ile öğrencilerimizin yazmış oldukları güzel eserler
SEVGİYLE BAŞLASIN HER ŞEY
Biz neden az seviyoruz? Ya da neden sevmiyoruz? Yoksa hız çağı, bilişim çağı gibi her gün yeni bir isim takılan bu çağda sevmeye vakit bulamıyor muyuz? Evet, hem sevmiyoruz hem üşeniyoruz hem de hayatın hızına ayak uydurmaya çalışırken duygularımızı es geçiyoruz.
Aklımızla hareket etmemiz söyleniyor bize. Rasyonel olalım, mantıklı olalım, bilimsel verilerden yararlanalım gibi öğütler ve bunun gibi ardı arkası kesilmeyen modern çağın sancılı nasihatleri? Bunlar yanlıştır elbette denilemez; lakin her zaman ve her koşulda doğru diyebilmemiz bir kaide değildir. İnsan duyguları olan duygusal bir varlıktır. Ve insan şüphesiz ki duygularını da kullanmalıdır. Çağımızın en büyük sorunlarından birisi de samimiyetsizlik, sahte ve ısmarlama hareketlerdir. Bunun sebebi duyguların özgürce dışarı vurulamaması, makineleştirilmesidir. Toplumun duygu kavramını tamamen arka plana atıp her işini sevgisizlikle halletmeye çalışmasıdır. Duygular asla bastırılamaz. Sevgi, görmezden gelinmeyecek kadar büyüktür. Sevgi sıcaktır, sevgi mavidir, umuttur. Bu sahteciliği ve soğukluğu bir an önce terk edersek iyileşeceğiz inanın. Samimi duygular, içtenlik ve sevginin iyileştiremeyeceği hiçbir yara yoktur. Zira samimiyet sevgiye aracı olur. Bu yüzdendir ki samimiyetin derecesi ne kadar yukarı çıkmışsa sevginin bolluğu da doğru orantı göstermekten çekinmemiştir.
Aslında samimiyet sevginin oluşum sürecindeki bir duraktır. Ve sevginin oluşum sürecindeki duraklar; fark ediş, tanıma, ilgi, yakınlaşma, samimiyet, bağlanma ve son aşama olan vefadır. Sevginin taçlandığı, kutsandığı aşama belki de. Bir sevginin doğumu, gelişimi; bir fidanın dikilip büyümesini beklemek kadar kutsal, mucizevi etkileri olan ve emek isteyen bir süreçtir. Hele ki bu emeği ahde vefa ile ölümsüzleştirirsek ne mutlu bize! Burada Sait Faik'ten söz açmanın tam da sırasıdır : ''Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.''
AHMET CANER ALTAY
HASAN ALİ YÜCEL ANADOLU LİSESİ
Çiçekli Bir Mevsimdir Gözlerin
Titredim bu sılanın ezber bozan yalnızlığında
Kara bulanmış fışkınlarla savaşır ve yorulurdum
Sabahı yırtan bir mevsime rast gelirdim
Sesindeki sarmaşıklar çekerdi uçurumlardan beni
Ellerini okyanusladı ben giderken akıttığın yaşlar
Sabahı yırtan bir mevsimi önümüze mi koymuşlardı yoksa
Nicedir sevgimizin kuşlarını kalbimizin göğsünde
Uçuşan askerler bilmiştik biz
Hayır, sevmek bir kılıç eylemişti bizi
Gövdesi ölümsüz çiçeklerden oluşan
Sevgimizin kuşları evet, kanatlarında mutluluk çarpardı
Ama bir azgın sonbahar da durmadan ölümü afaka ağdırırdı
Bir çığ düşer gibi olurdu da çeliğe bulardık kendimizi
Sendeki sevgi, plasentası olurdu canın ve korurdu bizi
Anılarımızdan devşirdiğim tohumlar hep yüzün bitsin diye atıldı toprağa
Sevgim, ırmak olup suladı bir gün geleceğinde görünecek yüzünün hayalini
Evet, gözlerin sevginin çiçekli bir mevsimi olacaktı anne!
Kederin kemiğinden sıyrıldığım an, gözlerin yağmurdan ayrılacaktı.
Eray Can ÇAYIR
Maruf Marufoğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
Artık yaş kemale ermişti. Bazen derin düşüncelere dalıyor, çocukluk yıllarını hatırlıyordu. O yıllarda arkadaşlarıyla oynadığı oyunlar, onlarla haşır neşir olduğu günleri gözlerinin önüne geliyordu. Çocukluğun verdiği saf temiz sevgi dolu bir hayatın kendisine sunduğu keyfin hep böyle devam etmediğini anlamıştı. O hep hayalinde hayatın tüm safhalarında mutlu ve sevgi dolu yaşamayı ümit etmişti. Hatta tüm insanlığı bu çizgide buluşturmak için kendi kafasında duyguları ve hayalleri birbirine karışıyordu. Hayatın acımasız yüzlerini yaşadığı çevreye yansıtmadan mutlu olmaya çalışmıştı.
Günümüz dünyasında insanlığın en çok ihtiyacı olan sevgi, su ve ekmek kadar çok önemli iken az ekilip az biçilmektedir. İnsanlık en sonunda sevginin değerini bilecek, sevgisiz bir dünyanın yaşanılmaz bir yer olduğunu fark edecektir.
YAREN TOPAL
NURDAĞI ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ
Doldur Hancı!
Pare pare olmuş gönlüm , yok mudur bir kap su?
Dilim kelepçelenmiş , konuşan yürek midir?
Sevgi çanağından doldur hancı , hey hancı!
Ana , baba , evlat muhtacım , yok mudur sığınağım bir Allah'ın kulu.
Kirlenmiş gözlerim , yok mudur bir parça bez?
Aradım , bulamadım , ne bir damla sevgi ne de hoş bir söz
Doldur , ruhumu hancı!
Boş bedenime , biçilmiş bir entari , duvar olmuş yüze bir çift göz.
Kalıp tutmuş , manan , küçücüğüm sığamıyorum
Düşmüşüm , Yunus misali yollara , avareyim , aranıyorum
Aşkın kadehinden bir yudum , sevgi içmek için
Kölesi olurum , sevginin , bir efendi arıyorum.
SUNA İSLAM
HÜSEYİN YALÇIN ÇAPAN ANADOLU LİSESİ
GÖNLÜMÜN SAHİBİNE
Bana atılan kurşunlar,
Gül odular değdiler tenime.
Bir Ebu Zer olabilir miyim
Düşebilir miyim peşine
Bir gün değil, iki gün değil
Görmediğim takdirde, içimde bitmeyen bir ümitle
Aşık oldun mu diyorlar
Oldum ey sevgili, aşık değil, aşkın kendisi oldum
Anlat diyorlar,
Anlatamamaktan değil,
Ben anlatsam anlamazlar sevdiğim
İdrak edemezler bu kalpler ...
Belki de sakınıyorumdur seni
Tenine düşen yağmurdan, bastığın topraktan kıskanıyorumdur. Paylaşamam seni, düşüncesi bile dolduruyor gözlerimi
Ben severim seni, cimrilik ederim, cömeı1lik yakışmaz aşığa. Söyle, senden başkası değer mi aşka
Olur mu bir kalpte iki sevgili
Yakışır mı bir dikene iki gül
Vebali olmaz bu sevdanın
Sen maşukların en yücesisin hiç şüphesiz
Aşk zulmettir, hicrandır.
Sana gelen yollar Rabbimin ziyasıyla aydınlanırlar
Ey kalbi kocaman sevdiğim
Ağzından dökülen sözcükler, kalbime akıyor
Adını duyduğumda ayaklarımın yerden kesilmesi normal mi İstemsizce yüzümde beliren gülümseme
Sana olan sevdamın bana yaptığı bir latifedir.
Ümmetin sana hasret
Ben aşk çölünde kaybolmuş mad'ım
Aklını yitirmemiş ama kalbini sana esir etmiş
Sen Leyla'sın, Yusuf sun, Mem'sin, gülsün
Bense sana olan tüm sevgilerin , tüm aşkların birleştiği beden.
Ayşegül KATLAV
Nizip Sosyal Bilimler Lisesi