Günden Kalanlar Projesi 2023 Aralık Ayı Değerlendirme Sonuçları
25 ARALIK
25 Aralıktı;
Bir soğuk kış sabahıydı...
Geçti Antep'e Kilis'ten,
Kuvayı Milliye halkı.
25 Aralıkta,
Kış günü güneş açtı.
Şahinbey'i gören düşmanlar,
Ardına bakmadan kaçtı.
25 Aralıkta,
Antepliler şaha kalktı.
Bayrağı burca taktı,
Şanını Gazi yaptı.
ZÜLAL KELEŞ
YEDİTEPE İLKOKULU / ŞAHİNBEY
YERLİ MALI
Yerli malı nedir diye,
Sordum bugün anneme.
Dedi ki yavrucuğum;
Yetişen her şeydir ülkemizde.
Nerede yetişiyordu,
Tek tek sırayla saydık,
Amasya'nın elması,
Malatya'da kayısısı.
Diyarbakır'da karpuz,
Karadeniz'de fındık,
Antep'te ki fıstık,
Seni de unutmadık.
Isparta'da güller varmış,
Kokusu her yeri sarmış,
En sevdiğim lokumlar,
Güllerden yapılırmış.
Biz tutumlu olmalıyız,
İsraftan hep kaçınmalıyız,
Her şeyden azar azar,
İhtiyacımız kadar almalıyız
EYYÜB ENSAR BAĞCI
KARATAŞ BORSA İSTANBUL İLKOKULU / ŞAHİNBEY
RİMBAVEKIZLCIK
Kıştankalmasoğukbirgündü.Gecegökyüzühafiftensızdırmıştı.Yağmurun nemlendirdiğitopraketrafahoşbirkokusalmıştı.Rimbameşedenyapılmış evlerindendışarıyabiradımattı.Derinbirnefesletoprağınkokusunuiçineçekti.
Başaksarısısaçlarırüzgârdadalgalandı.Denizmavisigözlerietrafısüzdü.İlkbaharda rengârenk çiçekler veren ağaçlar yapraklarını dökmüş, kel kalmıştı. Dün gece bahçedeyaktıklarıateşinküllerietrafasaçılmıştı.Rimba'nınhafifçilliyanaklarıiyice kızardı.Ormanadoğruyöneldi.Amacıyürüyüşyapmaktı.Rimbasabahlarıormanda yürümeyiçokseviyordu.Erkenkalktığızamanlarbunafırsatbulabiliyordu.Osabah da erken kalkmıştı. Ormanagirdiğindeyapraklarınfısıldayanşarkısıonukarşıladı.Birkâşifgibiyerdeki taşları inceledi, irili ufaklı birkaç renkli taşı ceplerine doldurdu. Ormanın derinliklerinedoğruilerlediğindekarşısındaateşkırmızısıbirkaplangördü.Kaplanla yüzyüzegeldiğindeçokkorktu.Kaplanıngözlerininiçindekikorkuyugörünce,biran duraksadı. Bu kaplan henüz çok küçüktü. "Buraya nereden gelmişti ki? "Sanırım kayboldu." diye geçirdi aklından. Kaplanların tropikal ormanlarda yaşadıklarını biliyordu.Onayavaşçayaklaştı.Sanırımkaplanonunneyapmakistediğinianlamıştı. OdaRimba'yadoğruçekingen adımlarattı.Rimbaonayaklaştıkçaiçindekikorkuve heyecan balonu büyüyordu, onu kucağına aldı. Artık içini sımsıcak bir duygu kaplamıştı.Kaplan,Rimba'nıngüvenverenkokusunuiçineçekti.
Rimbakaplanıevlerininenaltkatındakidepoyakoydu.Hemenbilgisayarınınbaşına oturdu. Kaplanlarla ilgili bilgi toplamaya, yakın zamandaki ilgili haberleri okumaya başladı.Birazaraştırmadansonraaradığınıbuldu.Haberdeşöyleyazıyordu:"Kızılcık adındaki yavru kaplan hayvanat bahçesinden kaçtı, görevliler hala Kızılcığı arıyor. Fakathenüzbirizerastlamadı."Rimbatabikionuhayvanatbahçesine götürmeyecekti. Onu evine, ailesine kavuşturmak istiyordu. İlk durağı hayvanat bahçesiydi. Annesine kaplandan bahsetmedi. Arkadaşıyla hayvanatbahçesinegideceğinisöyleyinceannesionaizinverdi.Kaplandaonun arkadaşısayılırdı.EvdenbulduğubüyüksırtçantasınaKızılcık'ıkoydu.Doğruhayvanat bahçesine gitti. Görevlilere yaklaşarak selam verdi. Onlara başka hayvanlar hakkında meraklı bir ses tonuyla sorular sorduktan sonra, sözü haber sitesinde okuduğu Kızılcık'agetirdi,onuçokmerakettiğini,onunlakarşılaşmamınnekadarkorkunç olacağından bahsetti. Derken Kızılcık'ın nereden geldiğini, annesinin nerede olduğunusordu.GörevlileronundahabirkaçgünönceburayaSumatraOrmanı'ndan getirildiğini, annesinin görevliler tarafından yakalanamadığını söyledi.
Rimba oldubuiş, diye düşünürken Kızılcık nasıl olduysa çantadandışarıya fırladı. Rimba hemen Kızılcık'ı alıp koşmaya başladı. Görevliler, onları kovaladı.Bir süre sonra ağacın arkasına saklandı. İzini kaybettirmişti. Rimba birçok duyguyu birden yaşıyordu.Nefesnefesekalmıştı,yüzüdomatesgibikıpkırmızıolmuştu,titriyordu, saçları yağmurun altında kalmış gibi ıpıslaktı. Çantasından telefonu çıkardı, internetten Sumatra Ormanı'na nasıl gideceğine baktı. Oraya giden uçaklar vardı ancakkesinyakalanırdı.Kızılcık'ıkucaklayıponabaktı,nekadardatatlıydı.İnsanlar sadece kendi zevkleri için onu nasıl annesinden ayırmış, kafese tıkmıştı. Tabi buna karşıçıkandernekler,kişilerdevardı.BunlarıdüşünürkenaklınakomşusuAndriamca geldi, o hayvanları çok severdi. Rimba hemen onun yanına gitti ve durumu ona anlattı. Bu duruma çok sevinen Andri amca hemen hazırlıklarını yaptı. Kızılcık'ı arabasınakoydu.Rimba arabayabinerkenAndriamcaonudurdurdu.Onun gelmeyeceğini, annesin onu merak edebileceğini söyledi. Rimba Kızılcık'a sarıldı. Onlargitmedenöncearabayasaklandı.Evdeduramazdı,gerekirsekeçikadarinatçı olacaktı.AndriamcayoldamolaverdiğindeRimba'yıfarketti."Sennekadarinatçı bir çocuksun böyle." dedi. Rimba "Anneme haber verecek misin?" der gibi Andri amcayabaktı. Andri amcahayır anlamındabaşınısalladı. Onsaatyolaldıktansonra Sumatra Ormanı'na vardılar. Günlerdir Kızılcık'ın annesi yavrusunu arıyordu. Yavrusunu görünceçokmutluoldu.Rimba Kızılcık'asımsıkısarıldı.Birsüre birbirlerinebaktılar.
Andriamcaartıkgitmelerigerektiğinisöyledi.Rimba onlaraelsallarken yanağından birkaç damla gözyaşı döküldü. Evegeldiğindeannesivebabasıonunyokluğunufarketmişti.Yanlarındapolisler, hayvanat bahçesi müdürü vardı. Rimba'yı görünce annesi gözyaşları içinde ona sarıldı.Rimbaherkeseolanlarıanlattı.Müdür"İştehayvanatbahçesindekikaplanıbu kız kaçırdı." diyerek bağırmaya başladı. Rimba kaşlarını çatarak: "Kızılcık'ı asıl siz kaçırdınız, annesinden ayırdınız, onun yuvası hayvanat bahçesi değil, orman." dedi. Bununüzerinepolishayvanatbahçesimüdürünüyanınaaldı,birbirleriylebirşeyler konuşarak gözdenkayboldular. Rimba anne ve babasına bakarak, "Ara sıra Kızılcık'ı ziyarete gidebilir miyiz?" dedi. Anne ve babası "Evet" anlamında başlarını salladılar.
Rimba ertesi sabah haber sitesinde şunları okudu: "On üç yaşındaki küçük kız, geçtiğimizgünlerdekaybolankaplanayardımederek,onuyuvasınayaniormana ulaştırdı..."
ZEYNEP IRMAK HASPOLAT
MEHMET ALİ ERUSLU İLKÖĞRETİM OKULU / ŞEHİTKAMİL
GAZİANTEP'İM
25 Aralıkta,
Antep'imiz kurtuldu.
Düşmanın her nefesi,
Bu şehirde kurudu.
Şehitkâmil, Şahinbey,
Binlerce yiğit doğdu.
Bu vatan toprağına,
Gazi ismi konuldu.
Silinmez bu adımız,
Unutulmaz şanımız.
Her gün her an fedadır.
Şehitliğe canımız.
EGEMEN BATU ALACAN
ALİ TUTKUN İLKOKULU / ŞEHİTKAMİL
ÇORBADA TUZUM OLSUN
Kulakları sağır eden bir gürültü ve annemin telaşlı sesi... Çok büyük bir sallantı... Annem beni kucağına aldığında kendimi daha çok güvende hissetmiştim. Binlerce insan yaşamıştı bu deprem felaketini ama bana göre sadece ben yaşamış gibiydim. Sonrası tam bir can pazarı... Yemek, ekmek hatta su bile bulmak çok zor olmuştu. İnsanlar en temel ihtiyaçlarını bile gideremiyordu.
Karlı soğuk günlerde ilk sığındığımız yer arabamız olmuştu. Hayatımın belki de en zor günleriydi. Daha sonra eğitim-öğretim yuvası olan okullarımız bize kapılarını açtı. Çok anlamıyordum ama büyüklerimin konuşmalarına göre ülkede bir yardım seferberliği başlamış. Kaldığımız okula her gün bir yardım tırı geliyordu. Bu tırlarda neler yoktu ki! Yiyecekler, içecekler, kıyafetler ve biz çocukları sevindiren minik hediyeler... Bu tırlar farklı farklı şehirlerden gelmişti. Herkes depremzede insanlara yardım etmek istiyordu. Kaldığımız okulun bahçesi AFAD ve Kızılay'ın çadırlarıyla doluydu.
Gelen yardımlar her geçen gün çığ gibi büyüyordu. Herkes benim de çorbada tuzum olsun gayretiyle biz depremzedelere ulaştırıyordu. Şunu anladım ki Türk insanının yardımseverliği bir başka!
ZEYNEP DEFNE YILMAZ
EMİNE FEVZİ USLU İLKOKULU / ŞAHİNBEY
YERLİ MALI KULLAN
Elma, portakal, mandalina,
Yetişir hepsi vatanımda.
Sen de sakın başka alma,
Türk malı kullan, unutma!
Güldürelim üreticimizi,
Sevindirelim milletimizi.
Yeşertelim ülkemizi,
Yerli malı kullan, unutma!
Alışveriş yaparken asla,
Şaşma sakın, yanlış alma.
Barkoduna bak yanılma,
Türk malı kullan, unutma!
Ülkemizin gelişmesi için,
Esnafımızın kazanması için,
Vatandaşımızın gülmesi için,
Türk malı kulan, unutma!
BESİME RANA YILMAZ
MALAZGİRT İLKOKULU / ŞEHİTKAMİL
YERLİ TOHUM
Her yaz anneannemin Mersin'deki yayla evine onu ziyarete gideriz. Anneannemin evinin önünde küçük ama çok güzel bir bahçesi vardır. Burada domates, salatalık, taze fasulye, nane ve maydanoz yetiştirir. Her gittiğimizde kardeşimle beraber mis gibi kokan domateslerden ve uzun uzun büyümüş fasulyelerden toplarız. Annem ve anneannem akşama bize yemek yaparlar. Eskiden ben ve kardeşim normalde menemeni sevmezdik ama geçen yaz anneannemin yaptığı menemenden sonra en sevdiğimiz yemeklerden biri oldu. Ona bizim evde yaptıklarımızın bu kadar güzel olmadığını söyleyince beni bahçesindeki küçük kilere götürdü. Orada küçük bezlere sarılı farklı farklı tohumlar gösterdi.
-Bunlar bana annemden kalan küçük miraslar. Bu bahçede gördüğün her sebzeyi bunlarla yetiştirdim. O yüzden o menemen bu kadar güzel ve de sağlıklı. Bu tohumlara benim gibi eskiler "Anam babam tohumu" derler ama aslında adı yerli tohumdur. Bana annemden kaldılar. Benden de sana ve kardeşine kalacaklar. Sizler de benim gibi yerli, sağlıklı sebzeler yetiştireceksiniz dedi.
Benim de orada aklıma büyüdüğümde ünlü bir aşçı olmak ve anneannemin mirasını yetiştirip lezzetli yemekler pişirmek geldi.
NEHİR BAYEL
MEHMET ADİL KASAPSEÇKİN İLKOKULU / ŞEHİTKAMİL
GAZİANTEP
Gaziantep bir destan,
Anlatırız her zaman.
Zulüm gören insanlar,
"İnmez bayrak !" dediler.
Antep'im güzel şehrim,
Ne zorluklar çektin sen,
Tarih kokar her yerin,
En güzel şehrimsin sen.
Paylaşılmaz bu vatan, senden bize armağan...
ÖMER BATIN ÇELİKASLAN
HACI KASIM ALTUNKAYA İLKOKULU / ŞEHİTKAMİL
YERLİ ARABA
Emre ve babası bir gün alışveriş merkezine gitmişler. Gittikleri bir mağazada Emre bir oyuncak araba beğenmiş ve babasına dönerek;
-Baba bu arabayı alalım mı? demiş.
Babası oyuncağın fiyatına bakıp, Emre'ye;
-Oğlum bu oyuncak çok pahalı, ayrıca yerli malı değil, demiş.
Emre babasına yerli malı ne demek diye sorunca babası;
-Bak oğlum bizim ülkemizde ve bizim vatandaşlarımız tarafından üretilen mallara yerli malı denir. Bu beğendiğin oyuncak araba yabancı ülkede üretilip bizim ülkemizde satılmış. Biz şimdi bu arabayı alırsak yabancı ülke ve onların üreticileri kazanır. Unutma ki satan ülkelerin ekonomileri zenginleşirken, satın alan ülkelerin ekonomileri yoksullaşır. Ayrıca harcama yapan ülkelerin yatırımları azalır, vatandaşları tutumlu olamaz diye eklemiş.
Emre ülkemizi üretilen malların daha ucuz olacağını anlamış ve o oyuncak arabayı almaktan vazgeçmiş. O günden sonra almak istediği malların yerli malı olup olmadığını hep dikkat etmiş.
ELİF TOPALFAKIOĞLU
MEHMET ADİL KASAPSEÇKİN İLKOKULU / ŞEHİTKAMİL
NEREDE O ESKİ YARDIMSEVERLİK
Ben çok küçük olduğum için pek bilmiyorum böyle şeyleri. Fakat anneannemin, babaannemin anlattıklarına göre eskiden yokluk, fakirlik çok fazlaymış. Buna rağmen herkes birbirine yardım edermiş.
Mahalle kültürü varmış; bir ekmekleri, bir tabak yemekleri olsa bile olmayanla paylaşırlarmış. Bir komşu dara düşünce hep birlik olup hallederlermiş. Şimdi ise binalar büyüdükçe insanlar birbirinden uzaklaştı; hatır gönül kalmadı. Evlerimiz büyüdükçe insanların dünyası küçüldü, birbirimizden uzaklaştık. Yardımlaşmayı bırakın kendi telaşımızdan kimseyi görmez olduk. "Daha da lüks nasıl yaşarım?" düşüncesi ile ihtiyacımız olmadığı halde gereksiz şeyler almaya ve yapmaya başladık. "Komşum, kardeşim bir ihtiyacın var mı?" demek şurada kalsın karşılaşınca "Merhaba, nasılsın?" demez olduk.
Büyüklerim her zaman söylenir, üzülürler. "Nerede o eski komşuluk, yardımseverlik, nerede o eski insanlık!" derler... Keşke büyüklerimin anlattığı, özlediği gibi bir mahallede büyüyor olsaydım; hayat ne güzel olurdu...
UMUT BERAT ÇOBAN
HACI AYVAZ ÇELİK İLKOKULU / ŞAHİNBEY